1999 yılında Süperonline internet sitesinin bir hafta boyunca kapatarak Türkiye’de, 2002 yılında ise Microsoft bilgisayar sistemine girerek Bill Gates’in çok özel e-posta yazışmasını internette yayına vermesiyle tüm Dünya’da adını duyuran bir Türk: Tamer Şahin. Kendisini ‘Beyaz Hacker’ olarak niteleyen Tamer hakkında birçok araştırmamın neticesinde kendisinin keşfetme duygusunun zirvede olduğunu gördüm. Bana kalırsa da hep bir araştırma ve keşfetmek insanı başarıya götüren en önemli bir etkendir. Hatta bu bağlamda şu veciz söz meramımı eksiksiz anlatıyor: Merak ilmin hocasıdır. Google gibi büyük firmalardan aldığı teklifi reddederek kendi şirketini kuran Tamer bana göre vizyonunun ne kadar büyük olduğunu göstermiştir. Keza röportaj teklifimizi reddetmeyerek ise özverisini
Bütün Türkiye seni yakından tanıyor ama bizim için bir kez daha kendini kısaca tanıtabilir misin?
1981 yılında İzmir’de doğdum. Bilgisayarlara ilgim 13 yaşında başladı. Bu ilgi gittikçe beni o kapalı kutunun bilinmeyenlerini araştırmaya itti. Lise bittikten sonra profesyonel iş hayatına atıldım. Ufak bilgisayar firmalarında başlayan bu süreç yıllar geçtikçe beni farklı noktalara doğru sürükledi. Gerçekten keyif aldığım şeyin bilgisayar sistemlerinin zayıflıklarını bulmak olduğunu anladığımda artık tamamen o konu üzerine çalışıyor duruma gelmiştim.
Microsoft sistemlerine girerek Bill Gates’e ait mailleri internette yayınladın. Bunu yapmanın nedeni kendi varoluşsal kanıtlamanın dışa vurumu mu? Nedir bu hackerların derdi acaba Tamer?
İnsanlık tarihte olduğu gibi varoluşundan beri keşfetmeye meraklı olmuştur. Milliyeti, dili, cinsiyetine bakılmaksızın herkes internette eşittir. Bu insanlarla iletişim kurmak, tanışmak ve istemediğin sürece kimliğini deşifre etmemek üzerine kurulu.. Hacker kültürü yavaş yavaş internet kültürü olma yolunda ilerliyor. İşin püf noktası özgürlük. Mesela; bir filmde güçlü rakiplerini yenen bir kişi yasadışı işler yapıyor olsa dahi insanlar onu tutar; çünkü böyle karakterler özgürlüğün de simgesi olmuştur.
Diğer bir konu ise; Genel olarak bir yargı hakim: hackerlığın yaşadışı bir şey olduğunu sanmaları. Bilgiyi ve gerçeği arayan insanların yaşadışı bir şeyler yaptığının düşünülmesi üzücü. Bugün yazılım endüstrisinde hackerlar ve yazılım üreticileri adeta bir çarkın dişlileri gibidir: bir taraf yazılımı üretir diğer taraf ise bunun daha iyi düzeye gelebilmesi için güvenlik açıklarını ortaya çıkarır.
Sorgulayan, maceraperest ve ifade özgürlüğüne inanan herkes hacker ruhuna sahip demektir. Bunda kötü bir yan olduğunu düşünmüyorum
Çok dikkatimi çeken bir şey var: Akademik bir eğitim almadığın takdirde dünyanın en dikkat çeken kişiler arasında oldun. Bu başarını neye borçlusun? “Keşke en azından üniversite okusaydım” dedin mi hiç?
Ben özünde sadece “meraklı” bir insanım. Bu merak bilinmeyeni araştırmaya itiyor beni. Bu kafanızda silip atabileceğiniz ya da bir anda merak ettiğiniz soruların cevaplarını bulabileceğiniz bir şey değil. Sistemlerin, süreçlerin herkesçe bilinmeyen yönlerini araştırmayı veya bir sorunun cevabını kendiniz bulmayı bıraktığınız anda, zaten kendinizden büyük bir parça yitirmişsiniz demektir.
Öğrenmeyi reddetmek ise adeta gelişimi reddetmek ile eş anlamlı. Fakat öğrenilen bir takım yetilerin akademik anlamda kazanılabilmesi mümkün değil. Bugün bilişim suçlarıyla ilgili çalışan yasal merciler ve akademik bilirkişiler birtakım olayları aydınlatamıyor. Bilgisayar mühendisliği üzerine doktora yapmış kişiler bazı güvenlik süreçlerini kavrayamıyor ve benden eğitim alıyorlar. Bunun nedeni ne okullardaki eğitimin eksikliği, ne de başka bir şey. Bunun nedeni bir mühendis, akademisyen, yasa uygulayıcı bakış açısıyla hacker bakış açısının tamamıyla birbirinden farklı olması.
Benim fikrim, eğer etrafınızdaki insanlar zamanınızı boşuna harcadığınızı düşünüyor; fakat siz yaptığınız şeyden gerçekten zevk alıyorsanız, buna kapılmışsınız demektir. Ve yaptığınızdan taviz vermiyorsanız içinizde bir hackerın iyi tarafı var demektir. Bu aydınlık taraf sizi başarıya götüren bir yol olarak sürekli önünüzü aydınlatacaktır
Google ve diğer büyük firmalardan iş tekliflerini reddettiğini biliyorum. Şu an ise kendi şirketinin patronusun. Bu kararın senin için isabetli oldu mu? Özel bir soru olacak ama şu ana kadar birilerinden hiç tehdit aldın mı?
2000 yılından beri birçok firmayla ortak çalışmalara imza attım. Bir hacker gözüyle sistemlerinin denetlenmesi, zayıflıklarının bulunması, e-ticaret, e-öğrenim gibi geniş bir yelpazede çalışmalar yapan bir ekibim var. Açıkçası kendi firmam dışında bir yerde çalışmayı düşünmedim. Hackerlık nasıl bireysellik içeren bir kavramsa, benim fikirlerim de onunla paralel olarak ilerledi. Daha bireysel anlamda önderlik edebileceğim, kendi vizyonumu aktarıp farklı bir noktaya taşıyabileceğim bir yapının içerisinde olmak istedim. Büyük şirketlerde bu süreçler çok daha yavaş işliyor. Büyük kuruluşlardan gelen bir çok teklifi kendi hedeflerim ve bu gibi nedenlerle reddettim.
Bugüne kadar birçok tehdit aldım. Fakat nedense bunları eyleme döken biriyle karşılaşmadım. Belki de kimse üzerinden fayda elde etmeye çalışmadığımdan bu tehditler eyleme dönüşmedi. Üstü kapalı ve üsturuplu tehditler bu sıralamada başı çekiyor diyebiliriz. Özellikle internet yoluyla yaptıkları yasadışı tekliflerinin reddedildiğini gören insanlar “sen beni unut, ben seni unutayım” gibi bir mantığa dayanarak bazen tedirgin olabiliyorlar.
Bundan sonraki hedeflerini bizimle paylaşır mısın?
Bu bir dizi yapımcısına “gelecek bölümde ne olacak?” diye sormak gibi. İnternet içerisinde bulunduğumuz çok büyük bir ağ. Bu ağda olabilecek yenilik ve değişimlerin yansıması her kişi ve kuruluşun kendi stratejilerini günden güne yenilemesini gerektiriyor.
Geçmişe dönüp bakınca nelerin değiştiğine dikkat edersek; artık sadece bilgi güvenliği değil, aynı zamanda e-ticaret, e-öğrenim ve web tabanlı uygulamalar konusunda da ekibi ile beraber dünya standartlarını yakalamış bir organizasyon içerisinde bulunuyorum. Bilgi güvenliği ve diğer üç kelime gelecekte dünyayı şekillendirecek anahtar kelimeler.
Genç yaşında başarıyı yakalamış birisi olarak gençlere tavsiyelerde bulunacak olsan neler söylersin?
• İdeallerinizden ödün vermeyin.
• Kendinize çizdiğiniz yolda ilerlerken bir çok insan eleştirecektir. Özeleştirinin dozunu iyi ayarlayıp, gerekiyorsa kulak asmayın.
• Kafanızda sürekli ilerleyen süreçlere dair bir liste olsun. O konularda düşünüp değişkenleri gözden geçirin. Neleri, nasıl yapabileceğinizi düşünün.
• Asla kimseden “bilgi dilenmeyin”. Kendiniz araştırıp öğrenin. Göreceksiniz bunun tadı hiçbir şeyde yoktur.
• Bazen bazı şeyleri çok iyi bilseniz bile sadece “bilmeniz gerektiği kadarını biliyormuş gibi” davranarak insanları ve olayları bir süre gözlemleyin. |
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder