20 Haziran 2012 Çarşamba

Düşünüyorum,Geceyi




.

o gülüşün bana 'merhaba'diyişin hep aklımda,aynı şehirde nefes almak aslında ciğerlerime batıyor kaç paket sigara bitiyorda ne hasretin bitiyor nede yokluğun.nefesini nefesime karıştırsan o an inanki patlar ciğerim ne satırlar doluyor artık nede kalemler yazıyor yokluğunu gidişin bitişimdi.

Son Satırlar Bunlar

Bu sana yazdığım son satırlar... 

Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum 
kalbime, umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler 
beklenebilir yüreğimden ne de nefret edebilirim birinden. Ben hamal 
değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün… Alın artık üzerimden hayata 
dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın aranızda... 

Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk 
andan gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne 
sanıyorsun aşkı, sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, 
vazgeçişse; ben zor olanı seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum. 

Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, 
giderken bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi 
alamayacaksın benden.... Geri vermeyeceğim onları, benim onlar, bana 
ait. 

Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi 
öğrendiğin de yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni 
doğan güne açtığında başkası olacak yatağında.. Benim içinse 
sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve işte ilk defa o gün 
sebepsiz ağlayacağım, o gün yağan yağmur gizlemeyecek göz yaşlarımı. 
Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana ve o 
sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım! 

Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. 
Ödediğim bedel sensizlik, yalnızlık, aşksızlık. Oysa yüreğim her şeye 
rağmen mutlu olmanı diliyor.... 

Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin 
ayazında üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece 
susuyorum…


İşin Aslı.

hayattan elini kolunu çekmiş bir adamım artık ben yediğim onca kazığa rağmen hep tutundum hayata insanların binbir yüzünü tanıdım arkadaşlarım oldu sonradan hepsi ortadan yok oldu birde kalıcı olanlar vardı mesela ailem gibi yanımda oldular hep ama bilmediler iç dünyamı ruhum sıkılıyor iç dünyamı anlamadan yorumladılar insanlar ama artık hayata acımasızca bakıyorum insanlardan vede insanlıkdan nefret ediyorum.

8 Haziran 2012 Cuma

Rüzgar Birliği




                                                 Rüzgar Birliği
 
 
  
Arpacık, 16 Şubat 1992 günü olan Hocalı katliamının ardından bizzat Türkeş' in talimatıyla Azerbaycan'a Türkiye'den destek gitmesinin, Arslan' ın iddiasının tersine bizzat Türkeş' in talimatıyla gerçekleştiğini söylüyor. Giden bütün isimler Türkeş tarafından seçilmiş. Hatta Ülkücülerin yanı sıra, savaşa katılmak üzere giden askerlerin de Türkeş'le gönül bağı olan kişiler olduğunu öne sürüyor. Arpacık, "Türkeş katliamı durdurmak için bir taraftan hukuki ve siyasi mücadele veriyor, diğer taraftan askeri tedbirleri elden bırakmıyordu. Bölgedeki insanlara katliamdan korunmak için bizzat eğitim verilmesi lazımdı. Bu kapsamdan biz eğitimli hocaların gözetimi dahilinde bir ekip olarak gittik. Rastgele seçilen insanlar değildik. Başbuğ tarafından seçilmiştik" diyor. Rüzgar Birliği'nin bizzat Türkeş tarafından oluşturulduğunu belirten Arpacık sorularımızı şeyle cevaplandırdı.

- Rüzgar ismi nasıl ortaya çıktı?

- Başbuğumuz tarafından.. Başta Bozkurt Birliği olarak düşünülüyordu. Ancak sonra birliğin adının "Rüzgar" olmasına karar verildi. Hatta flamasının bile çizimini bizzat O yaptı. Rüzgar hızı, gücü temsil ettiğinden rüzgar gibi hızlı, güçlü bir ekip oluşturmak için böyle bir ad seçti..

- Türkeş sonradan da işin içinde miydi? O da cepheye geliyor muydu? Veya bizzat planladığı bir operasyon var mı?

- Başında sonuna kadar organizasyonla ilgilendi. Askerlerin yemeğine kadar bir kurmay titizliğiyle her şeyi planlıyordu. Ancak Azerbaycan' a savaş sırasında gelmedi.

- İçinizde askerler var mıydı?

- Vardı. Örneğin Seyfi Binbaşı' nın danışmanlık noktasında önemli hizmetleri oldu. Azerbaycan'a gelen askerlerin hepsi de Güneydoğu tecrübesi olan savaşçılardı. Devletin resmi bir organizasyonu yoktu bu işte. Bu askerler Azerbaycan'a geldikleri için görevlerinden alındılar. TSK' dan ayrıldılar. Tamamen gönüllü bir hareketti. Devletin organizesinin dışında tamamen Başbuğ'un organize ettiği bir hareketti. Gelenlerde O' nun talebeleriydi.

- Askerlerin arasında tanınmış simalar var mıydı? Örneğin Veli KÜÇÜK' ün de Azerbaycan' da olduğu öne sürülüyor.

- Aralarında çok etkin insanlar vardı. İsimlerini veremem. Bunlar dünyanın bir yerinde Türklerin başı belaya girse görev yapacak insanlar. O yüzden isimlerini veremem. Ben Veli KÜÇÜK' ü orada görmedim.

- Abdullah ÇATLI orada mıydı?

- Abdullah Çatlı Azerbaycan' da bulunmadı.

- Rüzgar Birliği' nin kadrosu kaç kişiden oluşuyordu?

- Sayı ihtiyaca göre değişiyordu. (Arpacık' ın sayı vermek istememesine karşın, gerek Aslan'a göre, gerekse o dönemde Türkiye'den gelenlerin Azerbaycan gönüllüleri eğitmesi amacıyla kamp kurmalarında önemli rolü olan dönemin Azerbaycan Emniyet Müdürü Novruz Hasan BOZALGANLI' nın "Şah - Mat" adlı kitabında yer alan bilgilere göre Türkiye'den giden gönüllülerin sayısının 500 civarında olduğu sanılıyor. Çoğu Rüzgar Birliği' nin içerisinde yer alan bu Türkler aynı zamanda eğitimci olarak başta Şihov Taburu olmak üzere 20' ye yakın gönüllü taburun eğitiminde yer almışlar. Rüzgar Birliği bu taburların komuta merkezi durumundaymış.

RÜZGAR BİRLİĞİ ÇEKİLİNCE BOZGUN BAŞLAMIŞ

- Bu faaliyetin masrafları nasıl karşılanıyordu? Silahları nasıl temin ettiniz?

- Biz buraya giderken teşkilatımızın bu konular için fonu vardı. Silaha gelince o zaman Azerbaycan'da iki dolara Kaleşnikof alınabiliyordu.

- Rüzgar Birliği'nin Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndeki bazı kişilerin devreye girmesiyle cepheden çektirildiği iddia ediliyor. Bu doğru mu?

- Rüzgar Birliği çok başarılıydı. Ancak Azerbaycan'da gizli bir el her zaman başarının önüne çıkmıştır. Bir gece ansızın görevden alındık. Türkiye'den gelen Türklerin tamamı... Biz görevden alındıktan sonra Rüzgar Birliği, bizim kurduğumuz ve çok da başarılı olan Şihov Taburu lağvedildi. Kuracağımız Ceyrangöl Alayı da gizli bir el tarafından engellendi. Orada bazı menfaat odakları vardı. Bunlar başarısızlıktan menfaat elde etmeye çalışıyorlardı. ( Arpacık, Haydar Aliyev göreve geldikten sonra gerekçe belirtmeden Türkiye'den gelenlerce eğitilen 22 gönüllü taburunu lağvettiğini, bu arada bunların ana gücü olan Rüzgar Birliği'nin de 1993 yılı içerisinde dağıtıldığını belirtiyor. Arpacık' a göre bu olaydan sonra savaşın eğitimsiz acemi askerlerle yürütülmesi sonucu bozgunlar peş peşe geldi.

- Ne kadar kaldınız Azerbaycan' da?

- İki yıl kaldık. Görevden alındıktan sonra da dönmek istedik. Ama sonuçta biz oraya destek vermek için gittik. İçişlerine karışmak için değil.

- Savaşta ölen Türk oldu mu?

- Türkiye'den gelenler arasında şehit düşen olmadı. Ancak yaralananlar oldu. Ancak yetiştirdiğimiz gönüllüler arasında çok şehit düşen oldu.

- Azerbaycan'da savaşan Türk Subayları arasında halen TSK' da görev yapanlar var mı?

- Türk Silahlı Kuvvetleri' nin böyle bir şeye izin vereceğini sanmıyorum